Keine exakte Übersetzung gefunden für خطير الشأن
Übersetzen Türkisch Arabisch خطير الشأن
Türkisch
Arabisch
relevante Treffer
- mehr ...
-
önemli (adj.)mehr ...
-
kritik (adj.)mehr ...
-
akut (adj.)mehr ...
-
ehemmiyetli (adj.)mehr ...
-
manalı (adj.)mehr ...
-
mühim (adj.)mehr ...
-
tehlikeli (adj.)mehr ...
-
ciddi (adj.)mehr ...
-
itibarlı (adj.)mehr ...
- mehr ...
-
nüfuzlu (adj.)mehr ...
-
itibarlı (adj.)mehr ...
-
özdek (n.)mehr ...
-
tartı (n.)mehr ...
-
nüfuzlu (adj.)mehr ...
-
işyeri (n.)mehr ...
-
ehemmiyetli (adj.)mehr ...
-
manalı (adj.)mehr ...
-
mühim (adj.)mehr ...
-
göre (prep.)mehr ...
-
husus (n.)mehr ...
-
emlak (n.)mehr ...
-
çıkarcı (adj.)mehr ...
-
yansıtmak (v.)mehr ...
-
durum (n.)mehr ...
-
nüfuz (n.)mehr ...
-
dizi (n.)mehr ...
-
merak (n.)mehr ...
-
sıra (n.)mehr ...
Textbeispiele
-
Ona yapacaklarımız tehlikeli olacak tabii ki... ...ama onu öldürecek kadar değil.إن كل ما نفعله هنا له ،تأثير خطير بهذا الشأن
-
Sence de tehlikeli değil mi bu?هذا شأن خطير، ألا تظنّ ذلك؟
-
Onu gerçekten hafife almışım ben.لقد قللت من شأنه بشكل خطير
-
Çok geçmeden ( hüdhüd ) geldi : " Ben , dedi , senin görmediğin bir şey gördüm ve Seba ' dan sana gerçek bir haber getirdim .فمكث الهدهد زمنًا غير بعيد ثم حضر فعاتبه سليمان على مغيبه وتخلُّفه ، فقال له الهدهد : علمت ما لم تعلمه من الأمر على وجه الإحاطة ، وجئتك من مدينة " سبأ " بـ " اليمن " بخبر خطير الشأن ، وأنا على يقين منه .
-
Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki : " Senin kuşatamadığın ( öğrenemediğin ) şeyi , ben kuşattım ve sana Saba ' dan kesin bir haber getirdim . "فمكث الهدهد زمنًا غير بعيد ثم حضر فعاتبه سليمان على مغيبه وتخلُّفه ، فقال له الهدهد : علمت ما لم تعلمه من الأمر على وجه الإحاطة ، وجئتك من مدينة " سبأ " بـ " اليمن " بخبر خطير الشأن ، وأنا على يقين منه .
-
Ora halkına hükmeden , herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum ; onun ve milletinin Allah ' ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm . Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan , gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah ' a secde etmemeleri için şeytan , kendilerine , yaptıklarını güzel göstermiş , onları doğru yoldan alıkoymuştur .فمكث الهدهد زمنًا غير بعيد ثم حضر فعاتبه سليمان على مغيبه وتخلُّفه ، فقال له الهدهد : علمت ما لم تعلمه من الأمر على وجه الإحاطة ، وجئتك من مدينة " سبأ " بـ " اليمن " بخبر خطير الشأن ، وأنا على يقين منه .
-
Derken hüthüt , çok geçmeden geldi de dedi ki : Senin henüz bilmediğin birşeyi öğrendim ve sana doğru bir haberle Sebe ' den geliyorum .فمكث الهدهد زمنًا غير بعيد ثم حضر فعاتبه سليمان على مغيبه وتخلُّفه ، فقال له الهدهد : علمت ما لم تعلمه من الأمر على وجه الإحاطة ، وجئتك من مدينة " سبأ " بـ " اليمن " بخبر خطير الشأن ، وأنا على يقين منه .
-
Az sonra Hüdhüd gelip şöyle dedi : " Senin fark edemeyeceğin bir şeyi fark ettim ve sana Sabâ ' dan parlak bir haber getirdim . "فمكث الهدهد زمنًا غير بعيد ثم حضر فعاتبه سليمان على مغيبه وتخلُّفه ، فقال له الهدهد : علمت ما لم تعلمه من الأمر على وجه الإحاطة ، وجئتك من مدينة " سبأ " بـ " اليمن " بخبر خطير الشأن ، وأنا على يقين منه .
-
Çok geçmeden ( Hüdhüd ) gelip : Ben , dedi , senin bilmediğin bir şeyi öğrendim . Sebe ' den sana çok doğru ( ve önemli ) bir haber getirdim .فمكث الهدهد زمنًا غير بعيد ثم حضر فعاتبه سليمان على مغيبه وتخلُّفه ، فقال له الهدهد : علمت ما لم تعلمه من الأمر على وجه الإحاطة ، وجئتك من مدينة " سبأ " بـ " اليمن " بخبر خطير الشأن ، وأنا على يقين منه .
-
Çok geçmeden ( Hüdhüd ) gelip : " Ben , dedi , senin bilmediğin bir şeyi öğrendim . Sebe ' den sana çok doğru ( ve önemli ) bir haber getirdim .فمكث الهدهد زمنًا غير بعيد ثم حضر فعاتبه سليمان على مغيبه وتخلُّفه ، فقال له الهدهد : علمت ما لم تعلمه من الأمر على وجه الإحاطة ، وجئتك من مدينة " سبأ " بـ " اليمن " بخبر خطير الشأن ، وأنا على يقين منه .